Merhaba,
Bir kaç gündür yazamıyorum sebebi ise ameliyat geçirmiş olmam. Kendimi halsiz hissedişim hatta hissiz hissetmekten ötürü bilgisayarı bile elime almak istemedim. Geçirdiğim operasyon saatlerce süren bir beyin ameliyatı değildi ama sonuçta o ameliyat önlüğünü giyip sırayı beklemeniz bile kalp krizi sebebi olabiliyor. Operasyon bu her an her şey olabilir. İşte bir kez daha gördüm ki aile çok başka bir şey. Bu ameliyatımı pek çok kişinin aksine ilan etme gereğini duymadım. Malum şimdi sosyal medyadan kolundaki serumunu fotoğrafını çekip "hastanede yatmaca :( " diye paylaşan pek çok kavas mevcut. Ha desem ki ben ameliyat olacağım ey ahali bir kaç kişi o da internet üzerinden "ayyy geçmiş olsun cnm :( " şeklinde teselli mesajları yollardı. Ve ben bu samimiyetten son derece uzak cümleleri duymaktansa ya da özelimi afişe etmektense bu gizliliği tercih ederim.
Zaman geçtikçe insanlar büyük bir hızla yozlaştı. Eskileri düşünüyorum pek çok zaman. İnsanların daha temiz ve net olduğu zamanları. İyiysen iyi ,kötüysen kötüydün açık ve net. Yüzüne gülüp,arkandan bin bir fitne düşünen kişiler bu kadar çok değildi. Her neyse konuyu pek dağıttım.
İnsana yalnız olduğu gerçeği böyle kötü günlerde daha bir beter vuruyor. Düşündüm ailem olmasa ben orada acı çekerken başımda kim olacaktı. Burnum kanarken bana peçete tutan, saatlerce susuz kalmaktan mütevellit dudaklarım yara olmasın diye dudaklarımı nemli bezle ıslatan , başım dönerken koluna tutunduğum kişi olmasa ben nasıl kendimi toparlardım. Bunlar oldukça basit örnekler ama işte ne bileyim... Toparlayamıyorum halen kelimelerimi.
Üzerinde ameliyat önlüğüyle çırılçıplak vücudun ve sedyede eline tutuşturulmuş dosyanla ilerlerken acaba iyi bir doktora denk gelir miyim,sağ salim çıkabilir miyim soruları beynini kemirirken, aslında korkudan titreyen vücudunu üşüdüm de titriyorum sanırken ,kolunda isminin,doğum tarihinin yazdığı bilekliği taşırken aklına morglardaki sadece protokol no.'dan ibaret insanların olduğu film sahneleri çağırışırken, senin gibi sedyede sırasını bekleyen çaresiz acı çeken gözlerle karşılaşırken daha bir diplerde oluyor insan,daha bir yalnızlaşıyor.
Bazı insanlar vardır bilirsiniz ki samimiyetten çok uzak,sadece anlık size sülük gibi yapışıp enerjinizi emdikten sonra hiç bir şey yokmuş gibi yoluna devam ederler. Hep kendilerini anlatırlar,hep kendi önemsiz sorunlarını. Hani bir söz vardır "kedi şeyini görmüş yara sanmış misali" hep kendi dertleri en büyük sıkıntılarıdır. Ola ki siz bir derdinizi anlatmaya başladınız hopp hemen olayı ne yapıp edip kendilerine bağlar yine kendilerini anlatır. Deseniz ki kaza geçirdim kolum,bacağım koptu ailemin üstüne gök taşı düştü,radyasyona maruz kaldığım için 2.kafam çıktı onlar napar eder "ayy eylül benim de sivilcem çıkmak üzere biliyor musun :(" 'a bağlar. Al boğ bunu ya da saçlarından tutup yerden yere çal gerçi yine bir halt olmaz bunlara. Hayatlarında hiç gerçek felaket yaşamadıkları için kendi önemsiz sorunlarını histerikleriyle enerjinizi emer.
Bu tiplerin ameliyatınla ne alakası var derseniz var işte. Her gün saatlerce konuştuğunuz bu tipe ameliyat gününüzü söylediğiniz halde aramaya bırak aramayı mesaj çekmeye bile zahmet etmez. Facebook var ya canım o ne güne duruyor? İki satır ay nerelerdesin der ve yine başlar kendini anlatmaya. Zönk!!! yani cidden zönk. Ben canımla cebelleşip peçete peçete burnumdan saatlerce kan dökerken senin s.ktiri boktan cümlelerini duymak isteyeceğimi mi sanıyorsun. İnsanları kırmamak adına artık gerçekten idare etmekten bıktığım evreleri geçtim sanırdım ama yetti artık bu son damla. Bencilce hep kendini düşünüp,içten içe size fesatlanan,bitmeyen çenesiyle enerjinizi emen tiplerden kurtulun. Yoksa bir zaman sonra iyi niyetinizin kurbanı olarak yıprandığınızı göreceksiniz.
Bu da böyle karışık bir yazı olsun. Dağınık cümlelerle dolu ama satır aralarında kibarlaşmamayı öğrenemeyen 25+ yaşında olup halen saflık eden birinin kızgınlığı da var. Ben arkadaş seçmeyi öğrenemedim hep bu yaşıma kadar aslında kötü gerçekleri göz ardı edip iyiye çektim hep olup bitenleri. Kısacası yanlışlardan doğruyu ummuşum bilerek ya da bilmeyerek. Bilmiyorum bu yaştan sonra "gerçek dost" bulmaya ömrüm yeter mi ama ben hayatımda samimiyetsizce davranan tiplerle bırak ahbap olmayı onlarla konuşmaya bile tiksinir oldum.
Hoşçakalın ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder